10 Şubat 2012 Cuma

TİNSEL YOLCULUK DENEMELERİ-1

Bir varmış bir yokmuş... Bir de bakmışız ki 'var' olanla 'yok' olan Bir'in içinde kaybolmuş....


Yollardayım... Almış başımı gidiyorum... Gidiyorum gitmesine de bu şaşkınlık halimi çözemiyorum bir türlü... Heyecanlıyım... Meraktayım... Gideceğim yer belli değil... Belli olan tek şey bilinmeyene doğru bir yolculuğa başlamak üzere oluşum... Gitmek eyleminin dayanılmaz gücüne teslim olmuşum... Bu duyguyu sevdim... Durmak hiperaktif yapıma göre değil... Hareket halinde olmalıyım... Doğduğum günden beri bu halde olabileceğim aklıma düştü bir an, gülümsüyorum... Neyin peşindeyim? Varlığın? Yokluğun? Kendimin? 'O'nun? O'nun beni bulmasını mı beklemeliyim? Ben mi O'nu aramalıyım? Her arayışın bir hakikat olduğunun farkındayım... Şaşkınlığım sürüyor...Bu sersem sebelek  dolaşmalarım elbette bir sona varacak... Belki de varamayacak... Henüz bilmiyorum... Ama bildiğim birşey var ise o da içimdeki ışığın sürekli artması... Bu ışık benim rehberim olacak... Şaşkınlığım bu ışık tarafından sarıp sarmalanıyor... Ben bir ışığım artık...Mutluyum...
                                                                                  ******


Hala yollardayım... Kayboldum... Ama telaşta değilim... Ağırdan alıyorum herşeyi... Hayatı... O anı... Geceyi... Gündüzü... Geçmişi... Geleceği... Beynimin kıvrımlarına hapsetmek istercesine her bir kareyi... Sonsuza dek... Asıl olan yola çıkabilmekti... Nasıl, neden, niçinlere takılmıyorum artık... Ağır ağır olsa da sadece yol almak amacım... Evciğini küçücük bir sırt çantasına sığdırmış kaplumbağa gibiyim... Seferiyim alabildiğine... Seviyorum bu yeni halimi... Sabah serinliğindeki bir çiğ damlası kadar mutluyum... Yüzümde ise içi içine sığmayan muzip bir gülümseme...
                                                               
                                                                                  ******


Sabahın erken saatleri... Gün henüz ağarmakta... Karşımda pembe ve mavi tonlarda bir suluboya tablo... Bitmek bilmeyen neşeleri ile cıvıldayan minik kuşlar, gece nöbetlerini kazasız belasız atlatmış sokak köpekleri ile birlikte selamlıyor bu yeni günü... Ben ise şükrederek uyanıyorum güne... Hava yine çok sıcak... Bugün sanki seferilik halimden eser yok... Gitmek değil de durmak ister gibiyim... Oysa daha düne kadar sırtımda evim alıp başımı giden ben değil miydim? Biraz soluklanmaya ihtiyacım var diye geçiriyorum içimden... Oysa derdimin soluklanmak olmadığını gayet iyi biliyorum.... Tekrar yollardayım...
                                                                                   ******


Aniden durdum... Bir ormanın içindeyim artık... Burası bir süreliğine yeni evim olacak... Güvendeyim... Gökyüzüne yükselmiş kocamış ağaçların gölgesindeyim... Geride bırakılanlar aklımı kurcalamıyor... Doğanın kalbinde... Olmam gereken yerdeyim... Alabildiğine özgürüm... Yargılardan, ben bilirimlerden,  'en büyük ben'lerden çok ama çok uzaktayım... Evrenin bir parçası olduğumu tüm hücrelerimde hissetmenin coşkusunu yaşıyorum tek başıma... Suyla yıkanıyorum... İçim dışım...Temizim artık...


                                                                                   ******


Yıllardır süregelen ve hayatın vazgeçilmez bir parçası olan her türlü koşuşturmacadan sonra böyle birdenbire kalıvermenin getirdiği sersemlik duygusunu henüz üzerimden atabilmiş değilim... Durmak ve kalmak... Diğer tüm sözcükleri rafa kaldıran iki yeni kelime var artık hayatımda... Bir pınardan kana kana su içermişcesine özümsemek istiyorum bu iki kelimeyi... Rahatça teslim oluyorum şu ana... Geçmişimi affediyorum... Sadece o an değerli benim için...Gelecek kaygım da yok... Kim ne dedi ne diyeceklerden...Ben-sen kavgalarından sakinlikle uzaklaştığımı hissediyorum... Kendimi kendimde yaşamak istiyorum... Kah bir kuş olup süzülüyorum maviliklere...kah bir güneş ışıltısı sabah esintisinde... 
   
                                                                                   ******


Durmanın ve yavaşlamanın getirdiği dinginlik ruhuma ve bedenime iyi geldi... Beynimin içinde hep birşeylere yetişecekmişcesine bitmeyen bir enerji ile koşturup duran herşey sakinleşmeye başladı artık... Sular da duruluyor usul usul... İçsel bedenime odaklanmanın getirdiği hazzı yaşıyorum... Kabuk değiştiriyorum... Bu yavaşlığa ihtiyacım var anladım... Durmayı sevdim galiba...


                                                                                   ******




2010






















4 yorum:

  1. İnsan bazen, "o" duyguyu bir ben yaşadım sanıyor, bazen anlatamıyor, fakat siz çok güzel anlatmışsınız. O yolculuklar daha uzun sürse, mutlak ki sürüyor da biz hep farkında yaşasak.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim. Duygular paylastikca bir anlam kazanıyor :)
    Alacati'dan sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  3. Akıcı bir dil. Gerçekten yolculuk hissi uyandırıyor yazınız. Teşekkürler.

    YanıtlaSil